post-thumb

İNSAN ÇIKMAZI

"Ben yeterince iyi değilim, tamamen kötü de değilim. Güven vermiyorum ama umursamaz da değilim. Kaçmıyorum, durmuyorum da. Sarhoş gezmiyorum, ama her an ayık da değilim. Bağımlı değilim, kaçabilecek kadar da özgür değilim. Politik değilim ama tarafsız da değilim. Umutsuz da değilim, sonsuz da değilim. Camus gibi yaşamın bir adım uzağında, ölümün bir koşu yakınındayım."

Tezer Özlü



Yağmur yağıyor, ıslanıyorum. Üstelik soğuk bir esinti, üşüyorum. İnsanlar gölgeler halinde geçiyor yanımdan. Hızlı hızlı geçiyorlar, yetişmeye çalışıyorum, kimse durup bakmıyor, bir şey sormak geliyor içimden, kimse bakmıyor.

Ben biraz durmak istiyorum.

 Sonbaharı seviyorum,tatmin edici bir hüznü var bir şekilde. Bana devamlı diyalektiği düşündürür, deniz sonbaharda çılgınlar gibi dalgalıdır, gökyüzü ağırlaşır aniden, yerlere kadar eğilir, taze bulut kokusu  toprağı güzelleştirir. Kasımpatıların çiçek açma zamanı şimdi, en sevdiğim çiçek olmaya henüz adını bilmiyorken başlamıştı. Çiçekleri sevmek bir meslek olsaydı keşke, şiirler yazardım mükemmel güzelliklerine, asla koparıp kitap arasında kurutmazdım mesela, incitmezdim tek yaprağını bile. 

 Para kazanmak zor güzelim buralarda, bilgin olmak yetmez, zeki ve girişken olmak yetmez, çalışmak yetmez, iyi ahlak yetmez, tepesine tepesine basacaksın en yakınının, kazanmak için her şeyi yapacaksın, demişti rastgele biri; oysa ben kalkmış çiçeklerden bahsediyorum. Yaseminlerle tokalaşıyorum her gün 15:50 civarında.

 Çok çalışıyorum, az kazanıyorum ama çiçekler konusunda yetkin sayılırım yazıyor kafa kağıdımda. Gittiğim her yere tohumlar götürüyorum, çoğaltıyorum sevdiğim çiçekleri, yaş aldıkça sevmeyi öğrendim deve dikenlerini de, gülü severken dikerine katlanmadım çünkü yalnızca koparmaya çalışanları incitmez mi hepsi?

 

 Tezer’in taze çayım ve taze yaralarım var çok zenginim dediği yerdeyim, benim fazladan zambaklarım da var yaşayabilirim,

 Oturuyorum, taze çay buharı yüzümü ısıtıyor, insanlara  bakyorum, rastgele insanlara.

  Yüreğimde yarım kalmış bir tutkunun yıkıntısı.

 Bir oyun oynayalım istersen.

Apartmanın bana  bakan cephesinde kimler vardır acaba?



BİRİNCİ KAT

Bina kapıcısının yaşadığı daire, en alt katta çünkü her işe hızlıca yetişmesi lazım adamın, eğitimi yok denecek kadar az. Elektrik ve su faturası ödemiyor. Sesi pe az çıkıyor, itaatkar ama evinde sinirli, dediğim dedik biri. Karısına söz geçirmesini biliyor ve çocuklarına. Başlarını sokacakları bir damın olması mutlu ediyor onu, hem elektrik ve su faturası ödemiyor ya daha ne olsun! Çocukları çok şey istemiyor. Kadın gözlemecide çalışıyor,çeşit çeşit içler hazırlıyor sabahtan. Hamur yoğuruyor, gözleme pişiriyor durmadan. Patrondan korkuyor, sesi çıkmıyor, hiç durmadan çalışıyor. Ara sıra da yaptığı iş övülsün istiyor, doyduktan sonra pek az müşteri bakıyor kadının yüzüne. Bakanlar da teyze diyorlar, ellerine sağlık çok güzel olmuş diyorlar, teyze gibi hissetmiyor henüz, içerleniyor.

 Karı-koca durmadan çalışıyorlar fakat hep yoksullar, şaşırmıyorlar, alışkınlar. Çocukları iyi yerlere gelecek, öyle umuyorlar.

 Bu gece vakti adam merdivenleri inip çıkmaktan şişmiş ayaklarını uzatıyor, kadın oklava tutmaktan şişmiş elleriyle elma soyuyor. Bu gece ikisi de yorgun, diğer geceler gibi hep yorgunlar. Kira ödemiyorlar ya öyle böyle para geçiyor ya ellerine, ocakta yemekleri kaynıyor, üstelik doğalgazları var ya mutlu hissediyorlar . Çocuklar da uyumuştur hem, adam kadına yanaşıyor. Kadın kocasına minnettar, kutsal bir görev gibi sevişiyor kocasıyla.

 Mutlu uyuyor adam, kadın hoşnut.

 

İKİNCİ KAT

Işıklar tamamen kapalı.

 

ÜÇÜNCÜ KAT

Dört öğrenci kalıyor,sabaha kadar açık ışıklar, iki oda bir salon ikişerli kalıyorlar, eşyalar ikinci el alınmış. Çoğunlukla salonda oturuyorlar, diğer arkadaşları da geliyor nerdeyse her gece. Biri hariç hepsi sigara içiyor.

 En çok sigara içen ne tavla seviyor ne okey ne de kağıt oyunlarını, daha kaygılı diğerlerinden, anlaşılamadığından yakınıyor kaç zamandır. Odasında çok zaman geçiriyor , eğitim sistemini en çok sınav haftalarında sorguluyor. Ev arkadaşlarıyla tartışmıyor, zorunlu olmadğı sürece konuşmuyor pek. Ev kalabalıklaşınca geriliyor, avuç içleri terliyor, babasının okkalı tokadını unutamıyor bir türlü, ilk reddedilişinden gururu yaralı. Bir iz bırakmak istiyor hayata fakat hayatın bıraktığı izler baskın geliyor, yetiştirmesi gereken bir ödev var yetiştirmek istemiyor.

 Diğeri; sözü en çok geçen, futbolda forvet oyuncu, her topluluğun aranan esprili kişisi, annesinin göz bebeği, bir sözü iki edilmemişi. Ne de olsa biter bu okul diyor, eğlenmeden mi bitsin diyor, carpe diem diyor. Sevgilisine pahalı çiçekler yaptırıyor, arada sırada güzel bir kadın görünce de kendinden emin bakışlarını esirgemiyor, laf atıyor tanınmadığı yerlerde, kirli konuşuyor kirli konuşulan yerlerde, erkeksi hissediyor küfredince,

 Üçüncü kişi haftanın dört günü yemek yapıyor, söyleniyor kendi kendine kalınca. Uyumadan önce hırslanıyor herkese, söylemek istediklerini tekrarlıyor içinden. Görecekler yarın diyor, her şeyi söyleyeceğim diyor; o yarın hiç gelmiyor.Öfkenin tortusuyla uyuyup sabahın ilk ışıklarıyla uysallığına uyanıyor.

Dördüncü kişi, sigara içmiyor. Gece olunca uyur,gündüz olunca uyanır. Rutinlerine bir dine inanır gibi bağlı. Değişikliği, planlamadığı hiçbir şeyi sevmiyor. Hafif tombulca, kilolarını dert ediyor arada; çoğu zaman da geçimsiz. En olmadık zamanlarda hırçınlaşıyor, hep haklı görüyor kendisini. Eleştirilmeye tahammülü yok. Sevdiği bir kız var kendini bildi bileli, kıza hiç söylememiş. Sık sık düşünüyor onu, şiirler  yazıyor kendince; kimse bilmiyor. Kadere inanıyor, Allah inancı sağlam, cuma günleri camiye gider, hocadan duyduklarını arkadaşlarına anlatmayı sever, aklı sevdiği kızdayken bile.

 

 

Ben artık durmak istiyorum. 

Rastgele insanlara rastgele giysiler giydirmek istemiyorum kafamda, sevdiklerimi düşünmek istiyorum yalnızca.

Anıya dönüşmüşleri en çok, onlar bir kılıfa sokamayacağım kadar , düşünerek bir hayat veremeyeceğim kadar yoklar.

En sevdiğim çiçek kasımpatı, bir ay boyunca açacaklar durmadan, yetişmeye çalışacağım hızlarına .


 

 

 

   

 


Okunma Sayısı:

Nur Emine Kaçkın

Nur Emine Kaçkın

2017 yılında Adıyaman Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun oldum.

YORUMLAR

  1. rumeysa
    25.01.2022 19:27:02

    düşünmek istediğin sevdiklerinden olmayı istiyorum ben de... geç kaldım, affet

YORUM YAP

Yorumunuz onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Yorumunuza yanıt verildiğinde mail ile bilgilendirileceksiniz.